SubConv created subtitle

CEHENNEM SİLAHI 4

 

Riggs, doğru yolda
olduğumuza emin misin?

 

Çok yakın olmalıyız.

 

-Bir şey görüyor musun?
-Nerede? Hiç bir şey görmüyorum.

Bu meydan olmalı.

Kahretsin!

 

Bu da neyin nesi?

 

Tanrım!

 

Kim bu soytarı?

Bilmiyorum.
Belki NRA sözcüsüdür.

 

Sıradan bir pislik.

Şimdi ne yapıyoruz?

 

Onu ezelim.

 

Ya dönüp bize silahıyla ateş ederse?

-Henüz dönmedi. Belki de dönmez.
-Ya dönerse?

 

Karamsar olma.
Karamsar. Pozitif düşün.

Pozitif mi?

 

-Ezelim onu.
-Benim gibi düşünmene sevindim.

Umarım dönmez.

 

Dönmek istemiyor.
Yaklaştığımızı fark etmeyecek.

 

Dönmemesini arzu et.
Pozitif düşünme gücünü kullan.

Dönme.
Benimle birlikte tekrarla.

 

Dönme.

Sana ihtiyacım var.
Dönme!

 

Daha inançlı!

Dönme!

Biz ondan daha iyiyiz.

Daha iyiyiz!

 

Dönüyor.

 

Kurşunlar üstünden sekiyor!

Gördüm! Başımız belada!

 

Kahretsin! Ateşi üstüme çekeyim.
Sen koş saklan.

Hayır, ateşi ben üstüme çekeyim.
Sen koşup saklan.

Deli misin? Karın, çocukların var.
Benim yitireceğim pek bir şey yok!

 

Git buradan!

 

Söylemem gerekmez,
ama Lorna hamile.

 

Ne dedin?

 

Baba olacaksın!

 

Sana söylemekten çekiniyordu.
Kızacağından korkuyordu.

Hiç bu konudan söz etmediniz mi?

 

-Kahretsin!
-Çocuk.

 

Benim de sana
söylemediğim bir şey var.

Rianne hamile. Dede olacaksın.

Rianne ne?

 

Rianne hamile olamaz.

 

Evli değil.

İsteyerek hamile kaldığını sanmam.

 

Dede olmamı mı istiyorlar?

 

Bak ne yapacağız.
Elbiselerini çıkar!

 

O da niye?

 

Dinle, koşacaksın.

Meşale seni donla görecek.

Şaşırtacak,
ben de ateş edeceğim.

-Ateş nereye?
-Napalm tankının vanasına!

O bana ateş etmeden önce mi?

-Belki.
-Belki mi?

 

Siyah mı?

 

Tamamen zırhla kaplı.
Bilemeyeceğim!

Hayır! O değil!
Çocuğun babası!

 

Lütfen siyah olsun!

 

Haydi! Buraya geliyor!

 

Küçük kalpler mi onlar?

Şimdi değil, Riggs.
Şu lanet vanayı vur!

Ayrıca, kollarını çırp
ve kuş gibi öt.

Kollarımı mı çırpayım? Neden?

Dikkati iyice dağılır.
Dönmesi gerekli.

 

-İki deyince!
-Hep 3'te hareket ediyoruz.

3'e sayacak zaman yok. 2'de!

-Neden 1'de olmasın?
-Tamam. 1 , 2, hareket!

İç çamaşırlarımla ölmek istemem!

 

Ne bekliyorsun?
Vur şu piçi!

 

Riggs, sence,
kuş taklidi işe yaradı mı?

 

Yapıp yapmayacağını görmek istedim.

 

Çok şirin bir don.

 

Defol git!

 

Sana çörek ısmarlayayım.

 

Çıplakken bana dokunma.

Kıçından mı utanıyorsun?

 

YAKLAŞİK DOKUZ AY SONRA

Bu canlı.

 

Bu balık gemime
zarar verirse, sana ödetirim.

-İsteyerek yakalamadım.
-Peki neden salmıyorsun?

 

Köpek balığıyla ne yapılır?

Dişleri duvarda harika görünür.

Öyleyse ısırmayı bıraksın.

Belki de uyuyakalır.

Sohbet et onunla.
Yorgun düşer.

-Yorgun gözükmüyor.
-Leo'yu çiğnemek uykusunu getirir.

Köpek balığı kendi türünü yer mi?

 

Kesin artık!
Beni güldürüyorsunuz!

 

Tamam, çantam nerede?

Sancak tarafı, kıçta.

 

Sancak tarafı solda, değil mi?

Hayır, liman sol kıçta.
Sancak sağ kıçta.

 

Sağ, değil mi. Sağ tarafta.
Anladım!

-Her neyse.
-Her iki tarafa da bak.

 

Dikkat et!
Tam arkanda, köpek balığı!

 

Belki onu denize salmalıyız.

 

Bence ikisini birlikte atmalı.

 

Hiç tanık yok.
Herhalde yakalanmadan yırtarız.

 

Sen de mi?

 

Şimdiye dek burnumu sokmadım...

 

...ama sen ve Lorna.

 

Bir çocuğunuz olacak,
birlikte yaşıyorsunuz.

 

Evlenmiyorsunuz.

 

Neden, aile değer
kavramanı mı rahatsız ediyor?

 

Yalnızca anlamaya çalışıyorum.

 

Rianne da evli değil.

 

Buna belden aşağı vurmak derler.

 

Biliyorsun, ben evliyken...

 

...her şey iyiydi. Biliyorsun.

Yüzüğü taktım.
Bağlılık yemini ettim.

 

Gereken her şeyi...

 

Polis olduğum için öldürüldü.

 

Ölmesinin tek nedeni
benim polis olmamdı ve...

Artık yüzüğü takmıyorum...

 

...ama her bakışımda, orada.

Hala onu hissediyorum.

 

Sanki daha bitmemiş
gibi geliyor bana.

Açıklaması zor.
Saçma mı?

 

Hayır. Bitmedi.

 

Bitmedi.

 

Tamam, ''kıç'' dedin?

K-I-Ç. Kıç!

 

Bu kelimenin anlamı ne?

 

Sağdaki kabinin arkasında, Leo!

 

Neden daha önce
öyle söylemedin, Roger?

 

Tekne ve su olunca,
denizcilik terimleri başlıyor!

''Baş altı! Kıç altı, toprak adamları!

 

Tahliye pompası!''

Lanet kıçını pompala!

Tamam, tamam!

 

Sorun değil, sorun değil!


134
00:08:44,773 --> 00:08:46,331
Lorna bu konuda ne diyor?

 

Denizcilik terimlerini o da sevmez.

 

Daha bu konuyu konuşmadık.
Oldukça karışık.

Bir iki güne çocuğunuz olacak
ve evlilikten söz etmediniz mi?

Hayır.

 

Daha önce hiç yapmadım.

 

Leo köpek balığını vursun mu?

Leo köpek balığını...

Hayır, Leo!

 

Ne?

 

-Sorun ne?
-Gemimde ateş ediyorsun!

Gemine değil,
bu balığa ateş ediyorum.

Dişlerini elde etmek
için kimse onu öldürmeyecek!

Dede olacağını
öğrendiğinden beri huysuzsun.

Çekilir misin üstümden?

Oynaşma!

 

Etkileyici silah!
Ruhsatın var mı?

Elbette!
Artık Özel Detektifim.

Hafiye! Çirkin durumlarda
silah şart. Ben de silahlandım!

 

Çirkin durum sensin.

Bunu hak etmiyorsun.
Güvenli değilsin.

 

Akıllı bir hareket, Riggs.

 

Kahretsin!

 

Sağa kır!

 

Silah seslerini duydun mu?

Sahil Güvenlik, burası Kod 7.

 

Los Angeles Limanındayız.

 

Elimizdeki 07.

 

Gidiyorlar!

Neydi? Biliyor muyuz?

 

Hayır, hayır, ben kullanırım!

 

-Yardım ister misin?
-Buradan çık!

 

Yeni silah mı?

Evet, lazer ameliyatı ister misin?

Onunla birini kör edebilirsin!

 

Sahil Güvenlik, burası Kod 7,
yük gemisini izliyoruz.

 

Kuzeye gidiyoruz.

 

Talimat bekliyoruz. Tamam.

 

Kod 7,
rotanızı koruyun.

Sahil Güvenlik gemisi yolda.

 

Neden yavaşlıyoruz?

Burada bekleyelim.
Sahil Güvenlik her an gelebilir.

-Şimdi ne yapıyoruz?
-Rozetlerimizi mi gösterelim.

Polis!

 

Polis!

Los Angeles Polis Merkezi!

Silah sesleri duyduk!
Sahil Güvenlik...

 

Sahil Güvenlik!
Yük gemisi yanıyor!

-Bordalayalım.
-Neden söz ediyorsun?

 

Gemi yanıyor!

 

Tamam, yandayım.
Şimdi ne yapıyorsun?

 

Kaçıyorlar.
Beni oraya yaklaştır!

 

Müthiş bir balık avı!

Kapa çeneni ve başını eğ!

Los Angeles Polisi!

Olduğunuz yerde kalın!
Öylece kalın!

 

Başardı! Başardı!

 

Ne dedi?

Arkamı kolla dedi!

 

Ateş edeceğini neden söylemedin!

 

Bağla onu!

 

Uzaklaş!

 

Harika!

 

Tekneyi yakın tut, demiştim!

 

Neden Leo'yu dinliyorsun?

 

Kahretsin!

 

İyi misin, Riggs?

 

Şuna bak!

 

Kahretsin!

Atla! Atla!

 

Neredesin?

 

Gemim! Yeni gemim!

 

-Köpek balığı.
-Köpek balığına ne olmuş?

 

Köpek balığı!

 

Bırakma beni!

 

Çabuk ol!

 

-Acele et!
-Geliyorum!

 

Başarabilirsin!

 

Elimde tek kalan bu.

 

4 takım belge, tamamen gerçek.

 

Ülkede sonsuza dek
kalabilecekler.

 

Amerikan vatandaşları.

 

Şimdiki hükümete oy versinler.


217
00:15:05,453 --> 00:15:07,967
Bakanlıktaki işimin
devamına yardım edin.

 

Harika bir şey!

 

Asya vizelerini durdurdular.
Bunları geçirmek kolay olmadı.

 

Gemi ele geçirildi.

 

Aileye ne oldu?

 

Henüz bilmiyoruz.

 

Merak etme. Ben hallederim.

 

Bir aksilik mi var?

 

Bir teslimat sorunu, bay Proody.

 

Hoşça kal.

Git!

 

Onları bulacağım.

 

Hemen.

 

Sahil Güvenliği
ayda bir gemi ele geçiriyor.

 

Perişan görünüyorlar.

 

6 hafta boyunca tek tuvaletli
bir ambardalar.

Hep pirinç ve balık yemişler.
Adam başı 35 bine, berbat muamele.

 

Bu kadar parayı nereden buluyorlar?

 

Bulmuyorlar. Ödemek için kaçakçılarla,
uyuşturucularla çalışıyorlar.

 

-Ucuz iş gücü gibi satılıyorlar.
-Satılıyorlar mı?

Köle gibi.

 

Sanırım şanslı olanlar da var.

Sığınma hakkı istiyorlar.
Hepsi de baskı gördüğünü iddia ediyor.

 

Ülkelerine geri gönderiyoruz.
Bize bir servete mal oluyorlar.

 

Peki şu sözün anlamı ne:
''Özgürlüğe hasret,...

...yoksulları biçareleri bana getirin''?

 

Şimdiki levhalar şu:
''Boş oda yok.''

 

Sanırım, ataların
Amerikan yerlisiydi.

 

Her seferinde birini vururlar.

 

Kaçmak isteyenleri
korkutmak için.

 

O artık kimsenin kölesi değil.

 

Şımartmayın onları, götürün!

 

Varilin gelişini gördüm.

Murtaugh onu görmeyince,
ittim onu.

 

Aşağı attım.
Suya düştük.

Yüzemediği için taşıdım onu.
Hayatını kurtardım.

 

Sonra şu genç var.
İsmi nedir? Bissel?

-Bir yiyecek adı.
-Hamburger!

 

Hayır, bisküvi gibi.

 

Hep kıçımı öpüyor,
bana kahve falan getiriyor.

Teğmen Riggs, Teğmen Murtaugh.
Burada ne yapıyorsunuz?

-Uzun hikaye.
-Islanmışsınız!

 

-Battaniye vereyim?
-İyiyim.

 

-Birisi hemen battaniye getirsin!
-Evet, efendim!

 

-Şu cesedi götürün buradan.
-Bu nedir?

Durun, durun.

 

Kahretsin!

 

Ölmüş.
Lanet olsun ölmüş!

 

-Kahretsin!
-Ne?

Amerika'ya böyle mi
gelmek istiyordu?

Öldürme bölümünde miymiş?

 

Adam dört kez vurulmuş!

 

Yakından, infaz edilmiş gibi!

 

İnfaz edildi.

 

Mürettebat tarafından.

 

Bu kentte, insanlar hep,
sağdan, soldan öldürülüyorlar!

Şimdi de kurban mı ithal ediyoruz?

 

Çeteler birbirlerini vursun,
sorun değil!

Polisin vurulması,
mesleki tesadüf!

 

Ama ya sıradan birisi?
Onun kime ne zararı oldu?

-Bu doğru değil.
-Yavaş, Bisküvi.

Ülser olacaksın.
Sakin ol.

 

Battaniye!

 

Özür dilerim, battaniye.

 

Özür dilerim, sinirleniyorum.

 

İyi insanlara kötülük
yapılmasına dayanamıyorum.

 

Kalıp gevezelik ederdik,
ama anlaşılan görevdesin...

 

Alın bunu, bedava.
İyice ıslanmışsınız.

 

-Göğsünüzü iyice kurulayın.
-Tamam, Boogers.

 

Hey, onları uzaklaştırın buradan!

Onları uzaklaştırın buradan!

 

Bu işi çok kişisel algılıyor.

Evet, sanırım aşırı ciddi.
Gayretli.

Kimi kıskanıyor?

-Bilmiyorum. Kimi?
-Kıskanıyor dedin.

Şey dedin...

Gayretli dedim.
Çok gayretli.

Hem de gürültülü.

-Fazla bağırıyor!
-Ne?

 

Güneş doğmadan

gitsek iyi olacak.

Sandalımdan bir şey alacağım.

Tamam, devriyeler
beni eve bırakır.

 

Gemin için üzgünüm.

 

-Üzgünüm.
-Kahretsin!

Birden o lanet olası köpek balığı geldi...
Böyle söyleyebilir miyim?

Söylersiniz, ama yayınlayamayız.

Yani o büyük köpek balığı geldi...

 

Teknem Kod 7.

 

-Eve dün gece gelecektin.
-Affedersin.

 

Birkaç berbat Çinliye düştüm.

 

Pek kötü görünüyorsun.

 

Sen de biraz hamile görünüyorsun.

 

İyi misin?

Emin misin?

 

Yavaş, canavar!
Oğlumuz kımıldıyor.

Kızımız kımıldıyor.

 

İyi misin?

Roger'den daha iyiyim.
Gemisi battı.

-Gemisi mi battı?
-Benim de katkım oldu.

Hayır! Yağlı şeyler olmaz!

 

-Bisküvi al.
-Ne oldu?

 

Silahlı çatışma, patlamalar,
köpek balıkları. Bildiğin gibi.

 

Yakala.

 

Teşekkürler.

Balık tutmaya gitmiştin.
Bela hep seni mi buluyor?

Hep, nerede olduğumu
biliyor gibi.

 

Bebek odasını bitirmişsin.

Evet, bitirdim.

Kız ve erkek çocuğu için
elverişli. Şirin, ha?

Köpek festivali!
101 de burada mı?

Biliyorum. Yavrularda
aşırıya kaçtım.

 

Çocuk köpeklerden nefret edecek.

 

Biliyorsun, Lorna,
evlilikten hiç söz etmedik.

 

İstemediğini düşündüm.

 

Evlenmek istiyor musun?

 

Şey, hayır.

 

Ben de öyle.

 

Kahvaltı ister misin?

 

''Hizmet et ve Koru''

 

Açık saçık şeyler mi okuyorsun?

 

Açık saçık değil, Ebony Clark'ın.
Trish verdi.

''Her zerresi kadını arzuluyordu.

 

Bakışlarıyla yedi onu.''

 

Bir gün, sayfa 196'da
yazılanı deneyebilir miyiz?

 

168'deki de fena değil.
Belki sonra.

Hamile bir kadınla,
yemeği arasına kimse giremez.

 

Sana hiç ''doruklar ötesinde bir doyum
verdim mi...

...Himalaya dağları ötesinde''?

-Belki Malibu tepelerine, belki.
-Teton bile değil miyim?

-Sanmıyorum.
-Teşekkür ederim.

Hiç olmazsa, Rockie
dağlarını umardım.

Şaka yaptığımı biliyorsun.

 

-Beni kırmamak için söylüyorsun.
-Hayır, doğru değil.

 

Sadece takılıyorum.

Seninle pek çok
dağ doruğuna ulaştım.

 

Ama şimdi açım.

 

Doğumdan sonra, Saint Helen
dağını patlatırız.

-Sana çörek getirdim.
-Polis yiyeceği!

İstediğimi nasıl bildin?

 

Dün İç İşlerine uğradım.

Gammaz Birliği'nde işler nasıl?

-İlginç bir şey öğrendim.
-Ne tür şeyler?

 

Adını açıklamayan bir tip.

Roger'in rüşvet aldığını söylemiş.

 

Hayır, almıyor.

Biliyorum! Tutukladığı
pisliklerden biri olmalı.

 

Ama yeni tekneler alması, iki
çocuğunu okutabilmesi...

...bilmen gerektiğini düşündüm.

Rüşvet alması için
onu ikna etmeye çalıştım.

 

Yeter, Riggs!
Bunu dinleyemem! Hiç bir şeyi!

 

Hiç bir şey demeyeceğim.
Şaka yapıyorum.

 

-Bu korkunç.
-Şaka yapıyorum.

 

Söylediğimi ona söyleme.
Tüm bu sorunlarla...

 

...tepesi atar.
Hiç bir şey söyleme.

 

Ne demek istiyorsun?

 

Ne gibi?

-Bildik sorunlar.
-Belirli bir şey ima ettin.

 

Burnum kokuyu hemen alır. Nedir?

 

Beni zorluyorsun.
Bu konuya girmeni istemiyorum.

İçini dök.
Rahatlarsın.

 

Söyleyene kadar
bırakmam seni.

Anlat bana.

Söyleyeceğim!
Gebelik beynimi sulandırdı!

 

Ne? Ne?

 

Meraktan geberiyorum. Nedir?

 

Bu konuda tek kelime
etmeyeceğine söz ver.

-Yemin ederim.
-Sağ elini kaldır!

Yemin ediyorum, asla.

Söz veriyorum. Nedir?

 

Roger, kızlarının polislerle
çıkmasına karşı.

Onları öldürür. Yani?

 

Rianne biriyle evlendi, ondan hamile.
Roger'e söylemeye korkuyor.

 

Birbirilerine aşık oldular.
Hamile kaldı, evlendiler.

 

Kimse Roger'e söyleyemiyor mu?

Çocuğun doğmasını bekliyorlar.

Yani paket anlaşma mı?
Ya al ya bırak?

 

-Trish biliyor mu?
-Biliyor.

 

Senin bildiğini bilmiyor.
Ama Trish biliyor.

Yakında Ölecek-Şanslı-Damat kim?

 

-Kim?
-Teğmen Lee Butters.

 

Şimdi anlaşılıyor! Demek bu
yüzden Roger'e yağ çekiyor.

Ona elmalar getiriyor,
battaniye, kahve...

Tek kelime etmek yok.
Seni uyarıyorum, tek kelime!

 

Bir şey söylemem. Haberi veren
Ben olursam beni vurabilir.

 

En iyi dostum. İşine
burnumu sokmam. Hiç karışmam.

 

Söz.

 

Erkek adı aramaya gerek yok.
Bir kızımız olacak.

 

Tamam. Piadora.

Piadora'yı sevdim. Pek sevimli.

 

Bu isim hoşuma gitti.

 

Çocuk isimlerinden söz ediyoruz.
Rianne da seçti mi?

Aynı olmasını istemiyoruz.

Erkek olursa, Oscar,
kız olursa, Loreen.

Lee Butter hoş.
Daha çok tuttum.

-Yine başlama.
-O isimleri severim.

 

Yüzbaşı bizi görmek istiyor.

Trish birazdan inecek.
Çocuk için iyi alışverişler.

Hoş çakal, tatlım.

 

Kim gece yatısına kaldı?

Kamp malzemelerini havalandırdık.

 

-Çıkalım artık.
-Bu güzel koku ne?

Gerçekten güzel!

Trish yemek hazırlıyordu.
Çıkalım artık.

 

Çin yemeği pişiyor sanki.

Çin yemeği mi?

 

Çin mutfağına merak saldı.

 

Tadına bakayım.

 

-Çin mutfağına bayılırım.
-Durun! Lütfen!

Lütfen!

 

Mutfakta bir Çinli var.

Gördüm.

 

Yani bir kaç Çinli...

 

Aslında tüm bir aile.

 

Geniş bir aile.

 

Hey, çocuklar!

 

-Güzel kokuyor.
-Nefis!

Sandalda saklanıyorlardı.

 

Bir şeyler yapmam gerekiyordu.

 

-Sen de onları evine getirdin.
-İki sefer yaptım.

-Gerçekten mi?
-Hepsi arabaya sığdı mı?

Şu Ping, yanındaki dedesi Hong.

Aile başı.
İngilizce konuşuyor.

Hong, meslektaşım,
Martin Riggs, bu da Lorna.

 

Eşi mi?

 

Konuşabilir miyiz?

Lorna, yediğim en iyi kahvaltı.

Açım. Zevkle yerim.

 

Yaptığın yasadışı.
Yani, ''Yasalara aykırı.''

Başına bela açacaksın.

 

Dur biraz!
Bekle bir dakika!

 

Öyle düşünmüyorum,
orada birer zenci köle gibiydiler.

Ve köleli kurtararak...

 

...atalarıma yapılmayanı yaptım.

 

Elime bir şey
yapma şansı geçti.

 

Neden daha önce söylemedin?
Hiç sıkıcı olmayacaktı.

Yardım gerekiyor mu?

 

Nerede?

 

Bu kez ne,
yemek mi para mı?

-Yemek ve para.
-Para.

Burada yaşadığınızdan
daha sık görüşüyoruz.

Artık bağımsızız.

Para ne için?

-Karılara, uyuşturucuya...
-Doğum kontrol hapına.

 

Bak babalarıyla nasıl konuşuyorlar?

Okumak senin devrinden pahalı.

 

Okul faturalarını ben ödüyorum.
Notları da görüyorum!

Bunu gelecek fırçanın
ön ödemesi kabul edin.

Şimdi doğru okula.

Okul masraflarını görüyorum.

İyi notlar görmeliyim!
Yaptığım bir işe yarasın.

 

Para için sağol.

 

Yoruldum.

Ben, asla kazanamam.

Delikanlı!

 

Maaşımıza zam yapıldı da,
Haberim mi olmadı ?

 

Bankaya uğramalıyım.

 

Herkes seni soyarken
vakit mi var?

 

Merhaba çocuklar.

 

Merhaba, Trish!

 

-Çocukların ikisi de çıktı mı?
-Evet. Ve yolunduk.

Lorna burada mı?

Mutfakta,
üçüncü kahvaltısında.

O günleri anımsıyorum.

 

-Affedersin!
-Bunu yapmana bayılırım.

 

Harika görünüyorsun.

 

Bebeği tek başına
büyütürken gör onu.

İdare ederim.

 

Geri dön, dedesi
bebekle ilgilenir.

Yanlış adamla
evlenmesinden daha iyidir.

 

Yani bir polisle filan.

 

Kesinlikle.

Haydi, çocuklar.
Görüşürüz.

Hoş çakal demeliyim.

 

Acele et!

 

Yine tıkınıyorsun!

Beni öpmeyi bırak.
Şunu tat.

Kızımdan uzak dur.

 

Şaka yapmıyorum.
Kızımdan uzak dur.

-Şaka!
-Çağrı cihazın yanında mı?

 

Kuş Adam, İnsan Tanka Karşı

 

-Biliyorum.
-Suç senin.

Senin suçun.
Bana kuş gibi kanat çırptırdın.

 

Meydanda kanat çırptırdın.

 

Tamam, çocuklar!

 

Neredeyse bir yıl oldu.
Gülünecek yanı kalmadı!

 

-Yeter ve yeter!
-Lütfen! Yeter!


503
00:31:24,653 --> 00:31:26,644
Acısını benden çıkartacak.

 

Bir parça olgun olabilir miyiz?

Bunu yapanı bulursam,
kıçına tekme yapıştıracağım.

 

Resmimi oraya asan
puştu bulursam, işi biter!

 

-Hayalarını kes.
-Yüzbaşı.

 

Eski yüzleri görmek
için bakıyorum.

Ama ismini bile anımsayamadığım
bir sürü genç görüyorum.

 

Oturmaz mıydınız? Dinozorlar gibi
neslimiz tükenmek üzere.

Kendin için konuş.

Yeni polis gücüne yer açıyoruz:

Yeni ve psikoloji diplomalı
gençlere, Butters ve diğerlerine.

 

Psikoloji diploması mı var?

-Bence sapıklık diplomasıdır.
-Zaman değişmek zorunda.

Bir defasında ev yapımı
silahla vuruldum.

Meslekte o kadar eskiyim.

 

Bize bir şey mi söyleyecektin?

 

Bazı şeyler değişmiyor.

 

-Başlıyoruz.
-Merkez, Sigortacısını yitirdi.

Yaptığınız zararlardan dolayı,
yenisini de bulamıyoruz...

 

...siz sokaklarda yakıp yıkarken.

 

Sizi kovamıyorlar.

 

Bu yüzden, terfi ettiriyorlar.

 

-Teğmenliğe!
-Boş Teğmen kadrosu yok.

Şef özel gücünü kullanıp,
sizi Yüzbaşı yaptırdı.

 

-Daha iyi.
-Yüzbaşı!

Önceden, bu yüzden intihar ederdim.
Artık yaşlanıyorum.

 

Biz şimdi ne yapacağız?

 

Yüzbaşı, kahretsin!

 

-Avarelik.
-Gidip yemek yenebilir.

''Riggs, Murtaugh,
Yüzbaşıyız'' diye bağırılabilir.

 

''Şef köpürüyor!'' denebilir.

Bitirdiniz mi?

 

Artık beladan uzak duracak mısınız?

Kesinlikle.

-Yüzbaşı Riggs!
-Yüzbaşı Murtaugh!

 

Rozetlerinizi istiyor musunuz?
Bana çavuş rozetlerinizi verin.

Buraya atın.

 

Hayatımın en acı
verici deneyimi.

 

-Şimdi defolun!
-Teşekkürler, Yüzbaşı.

Teşekkürler, Yüzbaşı.

 

''Yüzbaşı'' saçmalığı yeter!
Terk edin burayı!

Önden buyurun, Yüzbaşı, lütfen!
''O Yüzbaşı! Yüzbaşım!''

-Korkunç yüzbaşılar!
-Haberler çabuk yayılıyor.

Gerçek polislikten kurtuldunuz.
Golf oynamak, tenis...

Kahverengi halkaları var
tam burunlarının üstünde

 

Şimdi Yüzbaşısınız,
helikopterle gezintiye çıkın.

-Bana göre değil.
-Başka zaman yaparız.

-Fikir değiştirirseniz, bizi arayın.
-O kara adamı, uçamaz.

 

Üzgünüm.

 

Bu saçmalığı kesebilir miyiz?
Yüzbaşınız konuşuyor.

 

İnsanın duyguları vardır, değil mi?

 

Tebrikler.
Harikasınız!

Yüzbaşı Murtaugh.

Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum,
ama bana ilham veriyorsunuz.

 

Böyle devam edin.

 

Nasıl gidiyor, Burton?

-Adım Butters, Yüzbaşı.
-Anımsayacağım.

-Çocuk senden çok hoşlanıyor.
-Saçmalıktan vazgeçse.

 

Benden hoşlanıyor mu?

 

Hoşlanıyor mu?

 

Sence benden hoşlanması...

 

...o tür hoşlanma mı?

 

Polisteyiz, orduda değil.

 

Yeni bin yıllık
döneme giriyoruz.

Yüzbaşı dedi:
''Yeni insanlar, yeni Merkez.''

 

Dr. Woods?

 

Yüzbaşı Riggs.

-Koşma.
-Acelem var.

 

-Seninle konuşmalıyım.
-Bu kez nedir?

Uçan cücelerle ilgili rüyalar mı?

 

-Ya da yeni şeyler mi uydurdun?
-Onlar için üzgünüm.

Öğüdüne ihtiyacım var.
Şeyi düşünüyordum...

 

-Neyi düşünüyordun?
-Evliliği.

 

Evliliği mi? Büyük ''E'' sözcüğü?

''Gizliliğin'' senin için bir anlamı var mı?

Çok eğlenceli.

Ne olacak biliyor musun?
Büroma gidince...

 

...orada ne söyleyebilirsin,
biliyor musun?

Şöyle böyle bir şey, ''Doktor...

 

...Murtaugh ile evlenmek istiyorum.''

Ya da annenle.
Ya da Nelson Mandela ile!

Nelson Mandela mı?

 

Beni gülünç kılacak bir şey, Riggs.

Beni maskara edecek bir şey.

 

Beni iyi dinle!

Ben...bir...budala değilim!

 

Zamanım ise...

 

...gerçekten bana ihtiyacı
olan ciddi polislere aittir.

 

Bunu anladın mı?

 

-Anladın mı?
-Tekrarlar mısın?

Hayır. Gerçek ne biliyor musun?

 

Senden hoşlanmıyorum.

 

Stephanie?

 

Seninle çıkamam.
Güzel bir ilişkim var.

 

Sanırım birine gözükmelisin.

Seni sevecek birini bulmalısın.

Bu Merkezde olamaz.
Artık beni rahatsız etmeyi bırak!

Beni iğrendiriyorsun!

Senin insanlarla sorunun ne?

 

Nasıl gidiyor?

-Yüzbaşı Riggs.
-Yüzbaşı Murtaugh.

Dön ve böyle yap.
Biz Yüzbaşıyız.

 

Dün kıçınıza bir kaç
Çinli kaçmış.

Uzunlar karnımda, kısalar dizimdeydi.

Yine de uzunlar kıçına tekme atmış.
Sizin için ne yapabilirim?

Mürettebattan biri, emir altında,
bir kaçağı vurdu...

...bizse emri veren Çinli'nin
kim olduğunu bilmek istiyoruz.

 

Büyük patronun
Benny Chan olduğuna eminiz.

 

Benny Amca mı?

Onu tanıyor musun?

 

-Uyuşturucu sattığı zamanlardan.
-Onu yakalayamadık.

Benny yakayı hep kurtarır.

 

Nerede bulunuyor?

Bir gece kulübü var,
bir kaç lokantası.

Genelde kuzey Broadway'dedir.
İşte adresi.

 

Merhaba.

 

İşte orada.
Hey, Burger! Summers.

Butters.

 

Gemi cinayeti için ne buldun?

Kaçaklarla konuştum.
Katili tanımıyorlar.

Gemi ise uydurma bir
Endonezya şirketine bağlı.

Zor olacak,
ama onu enseleyeceğiz.

Benny Chan diye birini duydun mu?

Hayır. Nasıl bir adam, kötü biri mi?

En kötüsü.
Çin Semtindeki pisliğin başı.

Eğer pis ve Çinli bir iş
ise, sorumlusu Benny'dir.

Nerede bulabilirim?

Şu lokantada.

Canım Çin yemeği çekti.
Sen ne diyorsun?

Yolumuz aynı.
Seni de götürürüz.

Ceketimi alayım.

 

-Onunla olamaz.
-İyi çalışıyor.

Bize yardım gerekebiİir.

Onunla biraz takıl.
Onu sevmeyi öğrenebilirsin.

Bir oğul gibi.

 

Poliste...

...iş arkadaşlarını tanımak
iyidir, bir gün gerekebilir.

 

Efendim, sizinle Çin böreği
paylaşmak benim için bir onurdur.

 

Evet, tamam. Gidiyoruz.

Paylaşmak mı?

 

Butters, suça karşı olan
kişisel bir nefretin var gibi.

 

Neden böyle söylüyorsunuz, efendim?

Dün gece dikkat ettim de,
çok sinirliydin.

Öyle değil mi, Roger?

Özel bir nedeni mi var?

Yaklaşık yüz elli bin tane neden.

Büyüdüğüm mahallede
sıkılan kurşunlar kadar.

Dışarı çıkamazdım.
Pencereye yaklaşamazdım.

Yerde yaşar,
yemek yer ve yerde TV'ye bakardım.

 

10 yaşına kadar,
yürümeyi öğrenemedim.

 

Evin köpeği ile
burun buruna büyüdüm.

 

Bir suç üstüne çalışırken,
suçu düşünmüyorum.

Lanet olası yeri düşünüyorum,
bu da kafamı attırıyor.

 

-Leo ile buluşacak mıydık?
-Hayır, neden?

Çünkü peşimizde.
Arkana bakma.

 

-Leo kim?
-Belki de bir tesadüftür.

 

-Ne istiyor?
-Bilmiyorum. Öğreneceğiz.

 

-Kahrolası pislik!
-Isır beni!

Uzatma! Uzatma!

 

Serseri!

 

Bizi mi arıyordun?

 

-Beni gördünüz mü?
-Evet, seni gördük.

 

Ne yapıyorsun, Leo?

Özel detektif olduğumdan,
izleme tekniğimi geliştiriyorum.

 

Özel göz ağrısı.
Dehşet bir araba! Hoşuma gitti.

 

Riggs, suçlu kim?

-Neden tutukladınız?
-Ben mi suçluyum?

 

Polis arabasında oturan
her zenci suçlu mudur?

 

Giysilerime bak!
Sokak çetesi muhasebecisi mi sandın?

 

Rozetime bak, puşt!

 

Silahıma bak.

İndir o silahı!

Ehliyet! Ruhsat!
İdrar örneği!

 

Benim de rozetim var!

 

Alman Yahudilerinin
çocukluğu kolay değildi!

 

Yalnız olduğunu sanma.

 

Polis olduğunu biliyordum.

Bir şakaydı.
Kokunu bir milden alırım.

 

Öylesine kötü mü kokuyorum?

Ne demek şimdi bu!
Öyle alıngan olma.

 

Onlar sana anlatır.
Birlikte çalıştık.

 

Belki bir gün birlikte çalışırız!

Bomba gibiyim!

 

Bir gün dükkan açarsam
çalışırız, lanet cüce!

Ben sana hakaret etmedim,
Bok surat! Başlama!

 

Budalalık etme!

 

-Onlar sana söyler.
-Çift sıra duruyorsunuz.

 

Memur bey, yalnızca
detektiflerle konuşuyorum.

 

Bu adamı tanımıyoruz.

 

Alkollü olabilir.

Şaka yapıyorlar.
Geri gelin!

İçmedim!
Basit bir şakaydı.

Elime üfleyin.
Hissedebiliyorum.

Sen benim kulağıma üfle!

 

Çık arabadan.
Elimdesin!

 

Aileyi teslim edeceğine söz verdin.

 

Nezarette değiller.

Kaçmış olmalılar.

 

Amca onları görmeden
bitirmiyor.

 

Endişelenme, onları bulacağız.

 

Hong Kong'ta, çoktan ölmüştün.

 

Benny Amca nerede?

 

-Burada değil.
-Orada mı?

-Orada olduğuna eminim.
-Bu taraftan.

Evet, iki taraflı ayna.

 

Üç kişisiniz.

 

Lokanta şu tarafta.
Şu yolu izleyin, lütfen.

Onlar bizi görür,
ama biz onları göremeyiz.

-Yeşil kartın var mı?
-Bu ırkçı bir yaklaşım.

 

Ben polis memuruyum ve
yeşil kartını soruyorum !

 

O taraftan değil.

Senin patronunla
bir işimiz var.

 

Önemli değil.
Yenilemişler!

 

Onları durduramadım.

 

-Dışarı!
-İçki ya da yemek getireyim mi?

Benny Amca!
İnşallah kötü zamandır.

-Hala kaşları uzun.
-Sana onu dememiş miydik?

 

-Rahatsız etmekten mutluyuz.
-Bu Detektif Buckİes.

Eroin satışı? Rüşvet?
Paravan lokantacılık?

 

Bir şeyler yiyin.

 

Polislere indirim yapıyoruz.

Kızavmış pivinç?

Kızarmış pirinç mi, hıyav hevif!

 

Çok meşgulüm.
Bu kez ne var?

 

Söyle ona, Buttkiss.

Dün geceki gemi dolusu
kaçaklar hakkında ne biliyorsun?

 

Haberlerde gördüğüm kadarını.

Bir yılan başı para yitirdi.

35 binden 400 kişi.
14 milyon!

 

Onları köle etme fırsatını kaçırdı.

Sizler polissiniz.
Kaçak Çinliler, Göçmen Bürosunun işi.

 

3 ceset bulduk,
yani artık polis sorunu.

Üç ölü Çinli mi?

 

-Memleketlerinde bir milyar daha var.
-Evet, hayat ucuz.

Ama sorun bize ateş edildi.
Bu da bizi kızdırdı.

 

Yazık oldu ıskaladılar.

 

Ama hala bir şey bilmiyorum.

 

Bu kim?

 

Pek mutlu görünmüyor.
İsmi nedir?

Kim bu herif?
Mobilyalarına değer mi biçiyor?

İngilizce bilmiyor.

Demek denilenleri anlamıyor
''bok torbası''...

 

...''bok ye''?

 

Bence iyi anlıyor.

 

-Dönmeler kraliçesi.
-Sigorta, anımsadın mı?

 

Eğer bir kanıtınız yoksa,
çıkın.

 

Çevrede olacağımızı bil.

 

Ben de senin kıçındayım.

 

Ama kapı bu tarafta!

 

Burası kestirme.
Burası kestirme, gerçekten.

 

Görüyor musunuz? Kestirme!

 

Yüzde 10 polis indirimimi unutma.

 

Hong Kong'ta olsaydın,
çoktan ölmüştün.

 

Hayır, o değil!
Riggs! Yapma!

 

Sigorta...
Ne yapmalı?

 

Acele edin!

 

Bir gün dene.
Tatmin ve tedavi.

-Psikolog masraflarından kurtarır.
-Kötü tipler polis çağırmazlar.

-Nedenmiş o? Zaten buradayız!
-Yağmur!

 

Bu adamı tanıyorum.

Geminin Kaptanı.
Kımıldama!

 

Unutma, hasar yok!

 

Kahretsin!

 

Ben polisim! Bisikletine
el koyuyorum. İşte, 200$.

 

Riggs, geliyorum!

 

Biri bisikletini çaldı!

 

Dur!

 

Polis!

 

Çekilin yoldan!

 

Butler!
Sen gencini kovala!

Alzheimer hastalığına mı yakalandın?

 

Dur! Kımıldama!

 

Yoldan çekilin! Polis!

Gidiyor!

 

Özür dilerim!
Yoldan çekilin!

 

Yere yat! Polis!

Dur, lanet olası!

 

Yere yat!
Baş belası, yat yere!

 

Kolum!
Hiç bir şey yapmadım!

 

Seni buradan koruyorum!

 

Sessiz kalmaya hakkın var!
Kapa çeneni!

Avukat tutabilirsin.
Tutacak paran yoksa...

 

...sana dünyanın en salak
avukatını vereceğiz!


786
00:47:24,733 --> 00:47:26,883
Johnnie Cochran'ı tutarsan
seni öldürürüm!

 

Atlama!
Bir baba olacaksın!

 

Atlama!

 

Tutun!

 

Tutun! Seni kurtaracağım!

 

Riggs, kımıldama!

Kımıldamıyorum.

Tutun! Seni kurtaracağım!

 

Beni yakalayacak mısın?

 

Hayır, seni yakalayamam.
Burada bir konteyner var.

Bir şey yapmadıysan.
Neden kaçtın?

Butters!

-Buraya gel!
-Kahretsin!

 

Acele et!

Haydi!

 

Dayan!

 

Bir parça sola!

Şunu taşıyın!
Şimdi!

Hayır, biraz daha sola!

 

Karar ver!

Daha küçük bir şey bulamadın mı?

Bir tek bunu bulabildim!

Tam altında!
Şimdi, ''üçte'' atla!

Hazır mısın?

Kıç üstü!
Düşüşü hafifletir!

 

Bir...

...iki, üç!
Seni gidi puşt!

 

İyi misin?

Onu yakalamam gerekirdi.

Haklısın, yakalamalıydın!

 

Ortağın kim?

 

-Piç oğlu piç!
-Ortağım filan yok!

Onunla birlikte kaçtın!

Ben garsonum.

 

Silah çektiniz,
beni öldürecektiniz!

Beni hırpaladınız.
Avukatımı istiyorum!

 

Eğer garsonsan,
bugünkü özel yemek ne?

 

Günlerden ne?

 

Çarşamba!

 

Şeker ve acı soslu
kızarmış domuz pirzolası...

Kapa çeneni!

 

Gelecek seferinde, koşma!
Olduğun yerde kal!

 

Johnnie Cochran!

Beni o savunacak!

 

Mao genç yaşta,
babasına karşı ayaklandı.

 

Sonunda, Mao eğitimine
devam etmek için evinden ayrıldı.

 

Sorunlu zamanlardı.

 

-Affedersiniz, Çavuş Murtaugh.
-Otur, lütfen.

Adım Roger.

 

-Burası evin sayılır.
-Gerçekten, sorun değil. Otur.

Bir şey içer misin?

Tekila?

 

Çok teşekkür ederim.

 

Meksika yapımı.

 

Bu ilk tekila
içişin olamaz, Hong.

 

-Evet.
-Hayır!

 

Şerefe.

 

Şerefe.

 

Sağlığına!

Evet, sağlığına!

Şerefe!

 

Burada tanıdığın kimse var mı?

Amcam.

 

Amerika için paramızı o verdi.

 

Onunla bağlantı kurdun mu?

 

Hayır. Mesaj bıraktım.

 

Amcan ne iş yapıyor?

 

Çin'de, bir sanatçıydı.

 

Sanatçı mı?

 

Evden ayrılmak zor olmalı, ha?

 

Amerika'da...

 

...çocuklarımın iyi
yaşama şansları var.

 

Çocuklarımız için en iyisini isteriz.

Ve torunlarımız için!

 

Dede olduğuma
inanabiliyor musun?

Doğru! Küçük Ping!

 

Sahi ya!

 

Zaman nereye gidiyor?

 

Bilmiyorum.

Saatim yok.

Saatin yok mu?

 

İşte.

 

Bu babamın saatiydi. Al.

Polisten emekli olunca
verdiler ona.

Hayır, alamam!

 

Almanı istiyorum.

Kendisi iyi bir adamdı.
Başka iyi bir adama ait olmalı.

 

Çok teşekkür ederim...

...Roger.

 

GUANG SAN HAPİSHANESİ
GUANGXİ, ÇİN

 

Kahretsin!

 

Tut onu!

 

İt onu!

 

Yakala onu!

 

Sorun nedir?


881
00:53:50,533 --> 00:53:52,171
Omuzum.

 

Eski bir omuz sakatlığı.
Havlu atmalıyım.

 

Hep oluyor.

 

Ben de yenmek üzereydim.
Şanslı gibisin, evlat.

-Seni öldürmediğin için şanslısın.
-Bana bir rövanş borçlusun!

 

-Ne zaman istersen.
-Belki hazırlanabilirim.

Yardım ekibini de getir.

 

-Omuzun için buz getireyim.
-Omuzum iyi.

Omsuzumun bir şeyi yok.

 

Hiİe yaptım.

 

Hile mi?

 

Gomez beni öldürüyordu.
Hiç gücüm kalmamıştı.

Sana o çocuk iyidir demiştim.

İyi, ama beni yenen o değil.

 

Son zamanlarda hissettim.
Biliyorsun, geçen olduğu...

 

Tıpkı, o herifin beni
gemide devirmesi gibi.

Ve dün onu yakalayamadım.

 

Formdan filan
düştüğümü sanıyordum.

Biliyorsun.
Ama sorun bundan ciddi.

Sanki, söylemekten
nefret ediyorum ama...

Bu pis iş için yaşlanmaya başladın.

 

Hangi konuda?

 

En sonunda.

 

Hayır, ama olamaz.
Yani, yaşım yalnızca...

 

-Tanrım.
-Evet, yalnızca.

 

Zamanı durduramazsın, Riggs.

 

Murphy' haklı. Biz dinozoruz.
Ne yapacağım ben?

 

Kabul et.

 

Benim yaptığım gibi.

 

Hayır. Saçmalık!

 

Bunu kabullenemem.

İrade gücümle önleyeceğim.

Önleyecek misin?

 

Bu pislik için yaşlı değilim.

Bu bok için yaşlı değilim.
Bu bok için yaşlı değiliz.

 

Bu bok için yaşlı değiliz.
Bu bok için yaşlı...

İnanıyormuşsun gibi söyle.

Bu bok için yaşlı değiliz.

 

Daha yatağa
düşecek kadar yaşlanmadım.

 

Nasırlarım olmayacak!

Benim var!

Takım elbise de giymem!

 

Takım elbisenin ne zararı var?

Nasıl gidiyor, Yüzbaşı?

 

Teşekkürler, çocuklar.
Çok komik!

O beni soyup arayacaktı!

-Telefon numarasını aldın mı?
-Komik.

Şeker ve reçelli.
Sağol, Leo.

-Ne oldu? Çizikler.
-Bir köpek.

Seni böyle bir köpek mi paraladı?

Önemli bir detektiflik
işi elde ettim.

Köpek mi seni işe aldı?

Hayır! Köpeği
kaybedenler tuttu beni.

Büyük bir iş gibi.

Evet büyük bir iş, bay Ukala.
Çok pahalı bir köpek.

-Bir Bolşoy.
-Borzoy.

Uzatma, uzatma!

 

Onu buldun mu?

Bir bakıma.
Dinleyin ne oldu.

 

Şehirde köpek aramaktansa,
köpek toplama merkezine gittim.

Köpeği aldım, onu boyadım.
Tıpkı onların köpeğine benzedi.

Huysuz bir hayvandı.

Beni tırmaladı.
Ama işimi yaptım.

Harika bir mesleğin var.

 

Duş Ventura, hayvan sıçıcı.

Büyük sahtekarlık.

Sahtekarlık bir suçtur.

Sahtekarlık mı?
Hep şaka yaparsınız.

Anlıyorum. Şu alıngan
genç geliyor. Ben burada değilim.

 

Putter!

 

Çin Mahallesinde
kovaladığın adam var ya?

Kurşunları,
cesetlerden çıkanlara uyuyor.

Katiliniz o.

 

Benden kaçan herif.

Uzağa gidemedi.
Çok yakında bir çatıda bulundu.

Boğulmuştu.
Kumrular gözlerini yemiş.

 

Harika.

 

Affedersin.

 

Şu telefondan nefret ediyorum!
Telefon gelir, hop keserler.

Telefon açarsın, seni keserler!

 

Ne yaptıklarını biliyor musun?
Seni cep telefonu ile beceriyorlar.

Kesilince seviniyorlar.
Neden biliyor musun?

Yeniden aradığında...

...her yeni dakika
yeniden yazılıyor.

Arayabilirsen tabii...

...çünkü 3 saatlik pilin
yalnızca yirmi dakika dayanır.

Bir tepenin ardındaysan...

Ya da bir tünelden geçiyorsan.
Ve giderek küçültüyorlar!

Neden biliyor musun?
Kolayca yitiresin diye.

 

Telefon satın alıyorsun.
Annemin telefonunu hiç yitirmedim!

Şehirler arası bir görüşme
iki saatini alıyor.

 

Beceremedim! Kapat.
Yeniden ara!

 

Sports lllustrated dergisinin
telefonunu hiç kaybetmedim.

Ya tarayıcılar! Numaranı bulup
tüm dünyayı arıyorlar!

 

Biri benim numaramdan
Afganistan'ı aramış!

 

Afganistan'ın neye
benzediğini bile bilmem.

Bilsem de, Afganlılarla
3 saat boyunca konuşmam!

Babamla 3 saat konuşmuyorum!

Bu cep telefonlarıyla seni düzüyorlar!

Ya arabalı lokanta?
Bekle.

Neden mi söz ediyorum...?

 

-Leo Getz, Özel Detektif.
-Özel Detektif mi?

Özel şeylerimi
araştırıyorsun, diye düşünüyorum.

 

Özel neyini?

Dalgalarımı, seni aptal seni.
Kapa çeneni!

Çok komik!
Beni masrafa sokuyorsun.

Cevap vermek 3 $.
Kazıklanan benim zaten!

Telefonda bayağı sertsin.

Doğru!
Telefonun haşin adamı.

Neden telefonda konuşuyoruz?

Çek git buradan.
Evine git!

Yüzüne ne oldu?

 

''Hayır''ın anlamı, hayır'dır!

 

Benden hoşlanacak, eminim.

 

Hoşlanan ilk kişi olur.

 

Uzatma! Uzatma!

 

Bence Leo'yu işe almalıyız.

 

Leo'yu işe almak mı?

Benny Amca'yı izleyebilir.

-Benny onu fark eder.
-Evet!

-Onu deliye döndürür.
-Benny onu vurur.


1002
00:59:58,013 --> 00:59:59,207
Onu işe alalım!

 

Bayat kahve gibi kokuyorum.

 

Gömlek değiştirmem
umurunda mı?

Kahve lekesi beni
rahatsız etmezdi.

Şu giyiniş tarzına bak.

 

Ne demek oluyor bu?

 

Şık giysim yok.
Pek az polis böyle giyinebiliyor.

Ne demek şimdi bu?

 

Merak ediyorum,
bu para nereden geliyor?

 

Nereden sanıyorsun?

-Nereden sanıyorsun?

-Bilmiyorum.

-Üstüme vazife değil.
-Bilmiyorsun!

 

Parayı bana Trish verdi.

Teyzesinden miras kaldı.

 

Tamam. Affedersin.

 

Şu kimin arabası?

 

Bilmiyorum.

 

Doğum öncesi psikolojik
kontrol komitesi gibi.

Araba kimin bilmiyor musun?

İşte geldik, Yüzbaşılar.

 

Para istemez çocuklar.

 

-Rianne ve Lorna buradalar.
-Hesabınıza yazarız, Yüzbaşı.

 

Hey, canım.

 

Neler oluyor?
Gömleğimi değiştirmeğe geldim...

 

Burada ne yapıyorsun?

 

Hong'ları götürdüler.

 

Kahretsin!

 

At silahını.

 

Kızlar, gidin buradan!

 

Bak burada kim var.

 

-Benny Amca'nın arkadaşı.
-Hey, Bruce.

 

Güzel pijama.

 

Hong'lar neredeler?

 

Silahlarınızı atın.

 

-Atın onları!
-Tamam, sakin ol.

 

Onu yapma, tatlım.

 

Piç oğlu piç!

 

Bırak kadınlar gitsin.

 

Nefes alamıyorum!

 

Piç oğlu piç!

 

Vay canına!
Sağol, evlat!

 

Ping, kes şunları!

 

Benimkileri de kes!


1045
01:05:26,653 --> 01:05:28,006
Acele et, kes şunu.

 

Tamam.

 

İyi misin, tatlım?

 

Sana borçluyum, evlat.

 

-Arabanın anahtarları nerede?
-Arabada.

 

Telsize ihtiyacımız var.

 

Gitmemiz gerek.

 

Onları nasıl bulacağız?

Bu alçakları yakalamalıyız!

 

-3-William-56, burası Hava 12.
-Gözlerinize ihtiyacımız var, çocuklar.

 

Siyah bir Mercedes
ve siyah bir Continental'i arıyoruz.

 

210 otoyolu, Ladera yakınında.

Siyah Mercedes ve siyah Continental?

Şehirde onlardan
bol bir şey yok.

Bir göz atın, olmaz mı?

-Biraz yardımcı olun.
-Anlaşıldı.

 

Terslikler bitmeyecek mi?

2 tane siyah Mercedes var,
biri doğuya gidiyor, diğeri batıya.

 

Doğu şeridinde Valley View rampası.

 

Onu izliyoruz.
Continental'i bulun.

 

-Doğru olanı nasıl anlayacağız?
-Bilmiyorum.

Çin doğuda, bir deneyelim.

 

-Çin aynı zamanda batıda.
-Ayrılamayız.

Pozitif düşün!

 

2 şerit değiştirdin!

 

Onu görüyor musun?

 

Yola dikkat!

 

Bir siren için sağ kolumu verirdim!

 

Hong'ları neden götürdüler?

 

Belki daha para
sızdırmak içindir.

 

Hong'un amcası ödemiş.
Onunla ilişkiye geçmiş.

 

Ona bir mesaj bırakmış.
Evimi de öyle buldular.

 

İşte piç oğlu piç orada!

 

Bu piçler bizi yakacaklardı!
Onunla konuşmalıyım.

 

Silahın yok!

Beni şu römorka arkasına yaklaştır.

Ama sen sürüyorsun!

Hayır, sen sürüyorsun!

Direksiyon cruise kontrollü.
Tutman yeterli!

 

Neden işleri hep karıştırırsın?

 

Yaklaş. Korkma.
İyice yaklaş!

 

Yaklaş! Yaklaş!

İşte böyle!

 

Buraya bak, alçak!
Haydi gel!

 

Sana bir sorum var.
Hong'lar neredeler?

 

Hong'lar neredeler?
Neredeler?

 

Yakala onu!

 

Highway Petrol, burası William-356,
otoyolun güney şeridindeyiz!

 

Memur tehlikede!
Aşırı büyük bir römork.

 

Polis! Kenara çek! Polis!

 

Polis! Kenara çek!

 

Kenara çek! Gördün mü?

 

Tamam! Kapa çeneni!

 

Beni durdurmaya çalışan
sahte rozetli bir çılgın var!

 

Adamımdan uzak dur!

 

Piç oğlu piç!

 

Seni alacağım!

 

Atla!

 

Atla buraya!

 

Hazır mısın?

 

-Yeniden hoş geldin.
-Pek yorucuydu!

-Sağol, Rog.
-Hong'lara ne dedi?

Öteki heriften öğreniriz. Haydi!

 

Kenara çek! Piç seni!

 

Ellerini içeride tut!

 

Çekilin yoldan!

 

Bekle! İşte orada!

Devam et!

 

Yaklaşıyoruz!

 

Onu yakaladım!

 

İyi misin?

Evet, sanırım
kalbim hala çarpıyor.

 

BUNU OKUYABİLİYORSAN
FAZLA YAKINSIN!

 

Belki de fazla yakındık.

 

ABD GÜMRÜĞÜ-UYARI
YABANCI PAZAR ALANINDASINIZ

 

Şimdi uluslararası
bir alana giriyorsunuz.

 

Lütfen belgelerinizi hazırlayın.

 

General.

 

Silahlı mısın?

 

Para ne zaman
hazır olacak?

 

Çok yakında.

 

Kardeşim...uzun zaman oldu.

 

Yakında yine zaman
bizim zamanımız olacak.

 

Amerika'da yasa çok...

 

Ama insanlar tarafından yazılmış.

 

Para her şeyi değiştirir.

 

-Kaybın için üzgünüm.
-Sağolun.

 

Kahramanım nasıl?

 

Üzüntülü, annesini ve
babasını arıyor.

 

Butters geldi.

 

Nasıl gidiyor?

Sen burada ne arıyorsun?

Her şeyi telsizde duydum.
Evin için gerçekten üzgünüm.

 

Bu Detektif...

Butters.

Trish, eşim.

Nick, Carrie...

...Rianne.

Herkes iyi mi?

 

Kim yaptırdı bunu?

Benny Amca.

 

Leo!

 

-Telefonun var mı?
-Şu Fonzi tipli cüce mi?

 

Evet o.

 

-İyi misin?
-İyi olacağız.

 

Beni ara.

 

Orada mı?
Hemen geliyoruz.

-Butters, bizi götürebilir misin?
-Evet, gidelim.

 

Leo dişçiyi halletti.
Gidelim!

 

Öne otur.

 

Yüzbaşı Murtaugh...

 

...biliyorum, sırası değil...

 

...ama benim hakkımda
bilmen gereken bir şey var.

 

Ne olduğunu düşünebiliyorum.

Düşünebiliyor musun?

 

Sorun değil.

 

Değil mi?

Mutlu olacağı şeyi yapmak
herkesin hakkı.

Ama hoşlanmamı bekleme.

 

Biliyorum, sizin için çok zor.

 

Benim için imkansız!

 

Tatillerde bir araya geliriz
diye umuyordum, Noel'de.

 

Ne halt etmeye Noel'lerde
birbirimizi görecekmişiz?

 

-Yakınlık kurmaya çalışıyorum.
-Başkasıyla kur!

 

Ne istersen yap,
ama beni karıştırma.

 

-Anladım.
-Artık bunu duymak istemiyorum.

 

Tek kelime yok.

Ne sırıtıyorsun? Benny ile
nasıl konuşacağımızı düşünüyorum.

 

Her şeyi düzenledim.

 

Sorun nedir?

 

Kıçım ağrıyor.

Dişim!
Dişçi mi nedir?

 

-Lütfen sessiz olun.
-Deniyorum! Acı çekiyorum!

Neden kendi
dişçinize gitmiyorsunuz?

 

Giderdim ama dişçim Detroit'te!

-Oh, kardeşim!
-Oh, kardeşim? Dişçiyi çağırın!

 

Rahatsız ettim, özür dilerim.
Acil bir durum var

 

Bir adam içeri girdi.

Çok acı çekiyor.
Gelseniz iyi olacak.

 

Tamam, şimdi girebilirsiniz!

 

-Leo becerebilecek mi?
-Leo'nun boktan işler diploması var.

 

Kimseler yok.

 

Elime dikkat et!
Bir saniye.

 

-Bir dakika bekleyin.
-Bırakın işimi yapayım!

 

Acıtırsan, kıçına
bir Çin böreği sokarım.

 

Bu da ne.
Yalnızca tatbikat.

 

Tek kelime etme.

 

Kapa çeneni.

 

Hong'lar nerede?
Ağzını aç ve beni dinle.

Hiç bir Hong tanımıyorum.

Çin'den çıkmak için
amcaları sana ödeme yaptı.

Yine mi kaçakçılık?
Bu konu kapanmıştı.

Tekrar açacağız.

 

Söyleyecek tek sözüm yok.

 

Bunlar çok ilginç gibi.

Onları kullanmayacaksın.

 

Sen de beni vurmayacaksın.

-Boktan polislersiniz.
-İyi polisiz.

 

Bu onu sakinleştirir.

 

Nefes al, Benny Amca.
Nefes al!

 

İyice aç.

 

Sonuna kadar aç.

Acımayacak dedin!

 

Bunu tutuyorum. Başla.

 

Derin nefes al ayaklarına dek.

 

-Kafayı buldu.
-Biraz daha ver.

 

Konuşacak.

 

Güzel, nefes al.

 

-Benim.
-Sensin.

 

Şimdi, Hong'lar nerede?

 

-Renminbi ne demek?
-Renminbi'nin anlamı...

...renminbi.

 

-Komik bir adamsın.
-Zamanımızı boşa harcıyor.

 

Zaman!

 

Dört Babalar Zamanı!

Washington, Jefferson?
Onlar mı?

 

Roosevelt?

 

İki baldızımı da hallediyorum.

 

Şanslı bir puştsun sen!

 

İşte bu eğlenceli.

 

Fazla iyi olmaz...

 

...karım öğrenirse.

 

İğne istemem!

 

Bacaklarına uyuşturucu yapalım...

...ve buradan
nasıl çıkacak bakalım.

 

Elinde ki ne?

Haya koruyucusu.

 

Hayalarım çok büyüktür!

 

Bu nitro...

 

...oksit!

 

Gülme gazı!

 

Kafayı bulduk!

 

Murtaugh! Acele et!

 

Çok matrak bir
damadın var, Rog.

 

Bu akşamdan sonra
çok geç olacak.

 

Çok mu geç?

 

Neden ona damadım dedin?

 

Benny Amca mı? Fazla yaşlı.

 

Dört Baba Mağazasında
Dört Baba satın al.

 

Neden atalarından söz ediyor?

Bilmiyorum.

 

Neden damadım olduğunu söyledin?

 

Çünkü öyleyim!

 

Ben onu şey sanmıştım...

 

Hayır, ben...

 

Harika bir şey!

 

Bebeğin bebeğime hamile.

 

Bebeğim bebeğine hamileymiş.

 

Bebeğin mi? Bebeğin vay canına!

 

Vay canına, bebek! Bebeğim!

 

Ne yapıyorsunuz?

Fazla oyalayamadım.

 

Ne oldu?

 

Rog, şuna bak.
Acıyor mu?

 

Benny Amca,
Hong'lara bir şey olursa...

...geri gelip kıçına
yeni bir delik açarım.

Benny için iki eder.


1261
01:23:41,813 --> 01:23:43,485
Harika bir şey!

 

-Deli misin?
-Bunu neden yaptın?

Benden sakladın
ve onu şey sandım...

 

Ona vur, bana değil.

Hong'ları bulur bulmaz,
bu konuyu konuşacağız.

 

Amca.

 

Burada mısınız?

 

Hepimiz de buradayız.

 

Neler oluyor?

 

Sizi Amerika'ya
getirmenin bedeli...

...amcan bizim için çalışıyor.

 

Şimdi işi bitir.

Ne işi?

 

Konuşacak vakit yok.

Onları yeni evlerine götür...

...ve güvenliklerini sağla.
O zaman bitiririm.

 

Ya bitirirsin ya da
diğerlerinin ölmelerini seyredersin.

 

Rimminy ?

 

Bir genç bimbo? Bir jiminy?
Bilmiyorum.

 

Anımsamıyorum.

 

Hayır, Riggs. Renminbi.

 

Tekrarla şunu.

Evet öyle!

 

Oydu.

''Halkın parası'' demektir.

Halkın parası mı?

Benny başka ne dedi?

 

Atalarını satın
almaktan söz ediyordu.

 

Bu gece çok...

 

...geç olacakmış.
Anlamı var mı?

Hayır, hiç anlamı yok.

 

Ya evimi yakan herif?

Benny ondan korkuyor gibiydi.

Benny korkuyorsa,
adam Çin Mafyası'ndan olmalı.

 

Yollarına çıkanı
öldürür onlar.

Polisler ve...

...aileleri de dahil.
Kendinizi kollayın!

-Sağol, Ng.
-Beni haberdar edin.

 

Karını al, yani kızımı.

-Ben Trish'i, sen Lorna'yı.
-Onu ve Ping'i.

 

DENETLEME

 

Ne?

 

Evlenmek istiyorsun, değil mi?

 

Hayır.


1304
01:27:39,973 --> 01:27:41,929
Evet. Evet, istiyorum.

 

Ama sen istemiyorsan, sorun değil.

 

Bana neden söylemedin?

 

Çünkü sana
baskı yapmak istemedim.

Eğer bir gün istersen,
harika olur.

 

İstemezsen de...

 

...seni seviyorum.

 

Seni olduğun gibi kabul ediyorum.

 

Hisset onu!

 

-Bebeği hisset!
-Oğlan içeride dans ediyor.

Tekme atıyor.
Hissediyor musun?

 

İyisin.

Riggs. Cevap ver, Riggs.

Riggs, burası Murtaugh.

 

Bu pisliklerden bıktım.
Bulalım ve vuralım derim.

 

Spring sokağında bizimle buluş.

Neler oluyor?

 

Saatimi buldular.

 

Hong'u, amcasını ve Benny Amca'yı
öldürmüşler. Cesetler burada.

-Ailenin geri kalanı nerede?
-Onlar iyiler.

 

Göçmen Bürosu,
kaçak Çinlileri ele geçirdi.

 

Hong'un ailesi de oradaydı,
şimdi buradalar.

 

Tuhaf para basıyorlar.

Mürekkep hala ıslak.

 

-Suratlar nerede?
-Tuhaf olan da bu.

 

Neden Çin parası basıyorlar?

Burada bozdurabilirler mi?

-Yalnızca Çin'de.
-Renminbi.

Anımsıyorum.

 

Hong'un amcası sanatçıydı.
Belki de bir oymacıydı.

 

Ailesini buraya getirtmek,
yaptığın işin ödemesi olabilir.

-Zayıf bir teori.
-Değil.

Devam et. Sonra?

 

Benny satın almaktan söz etmişti...

 

...dört Babayı.

 

Ne dedin?

 

Benny dört Babayı satın
almaktan söz ediyordu.

Ataları demiştin.

Aradaki fark ne?

Dört sayısı.
Dört Baba.

 

Hong Kong
Mafyasının başındaki adamlar.

Hapishaneden kayboldular.

Kızıllar Hong Kong'u
alınca, tutuklanmışlar.

Eminim ki buradalar.

Yakalarsak, harika oluruz.

Onu tut. Cesetleri
görmesini istemiyorum.

 

Bire on, paranın yerini biliyorum...

...Dört Baba'nın de nerede olduğunu.
Telefon edeyim.

 

Bizsiz gitmeyin.

 

İyi işti!
Harika bir detektifsin.

Muhteşem anlarım oluyor.

 

Benny Amca.

 

Aslında yaşlı keçiden
hoşlanmaya başlamıştım.

Harika bir şey.

 

Harika, ''Kızarmış Pirinç.'' Deyişi.

 

-Hangisi Hong?
-Önündeki.

 

Hepsine de tam
bir otopsi isterim.

 

Babalar ve çocukları.

 

Seninkilerle ilgileneceğim, dostum.

 

Gitmemiz gerek!

 

-Kendinize iyi bakın.
-Nereye gidiyoruz?

-Los Angeles limanına.
-Neden?

Gümrüksüz ticaret bölgesi.

Çin Ordusuyla anlaşmaların olduğu yer.

 

Ahlaksız bir Çinli General yönetiyor.

 

Anladım, Çinli General
Dört Babaları buraya getirdi...

...ve Çin Mafyası onları
satın alacak.

Benny Amca'nın
demek istediği de buydu.

General paranın
sahte olduğunu öğrenince kuduracak.

Ona söyleyelim.

 

Merhaba, çete.

Los Angeles Polisi.

 

Hong'u gördüm.

 

Benny'nin satın
almaktan söz ettiği Dört Baba.

Harpo, Groucho, Chico ve Fucko.
N'aber, çocuklar?

 

Ya kötü General kim?

Kim ceplerini doldurdu?

 

Yaramaz!
İngilizce konuşuyor musun?

 

Ne istiyorsun?

 

Bunu gördün mü?

 

Umarım epey tuvalet
kağıdına ihtiyacınız olur.

Temizlemeye iyi gelir.

 

Dört Babayı Çin'e götür.
Biz de seni rahat bırakırız.

 

Dört Babayı!

 

Onları artık burada istemiyoruz.
Paraları sahte.

Bir Generali aldatan
Mafya asla gelişemez.

 

Kendin bak.

 

Para rezil oldu.
General rezil oldu.

Seni kazıklamaya kalkıştılar.

 

Seni düzdüm. Seni düzdüm!

 

Sizi düzdük.

Harika bir şey!

 

Kimse alkışlamayacak mı?

 

Kaldırma başını!
Birbirlerini gebertsinler!

Dikkat et!

 

Sağol!

 

İyi bir düşünce miydi?

Bir düşünceydi!

 

Şarjörde 11 , namluda 1 tane.
Sendeki?

Yalnızca 6 tane.

 

Dört!

 

Neden bana yalan söylüyorsun?

 

Rüşvet aldığın dedikodusu var.

Ben mi alıyormuşum?

Saçma diye düşünüyorum!
Ama çok para harcıyorsun!

 

Hiç Ebony Clark'ı duydun mu?

 

Evet! Zevksiz seks
romanlarını yazıyor!

 

Onu mu beceriyorsun?

Hayır, Ebony Clark'ı becermiyorum!

Ebony Clark Trish'in kendisi.

 

Onu beceriyorsun!

 

Evet, onu beceriyorum.

 

Kimseye söyleyemezdim.

Evet, utanç verici.

 

-Çok para kazanıyor.
-Kaç tane var?

İki.

 

Kurşun arayacağım.

 

Bu beyaz pijamalı kim?

 

Wah Sing Ku. Dört Babalar'ın
büyük olanı.

Dalga geçme?

 

-Hey, Butters.
-Kahretsin! Kahretsin!

 

Adımı doğru söyledin.

Kurşunum bitti.
Gidip bulmalıyım.

 

Sana yardım edeceğim.

 

Daha önce hiç vurulmamıştım.

 

Damadıma iyi bak.

 

-İyi misin?
-Hayır, yine dayak yedim.

Kahretsin, kurşunum bitti.

Puştu vurdum. Iskaladım
sanmıştım. Nereye gittiler?

 

Haydi!

 

Bir, iki, üç numaralı
kapılar var.

 

-Bence iki numaralı.
-Gidelim.

 

İki numaralı kapının
ardında ne var? Tombala.

 

Yapacağını yaptın.

 

Bu defa gerçekten kızdı.

 

Hergeleyi haklamak kolay olmayacak.

 

Seni tanıyalı beri, başıma
gelmeyen kalmadı. Ama yeter artık.

 

Yakında dede olacağım...

 

...ve sen ve Lorna çocuk sahibi.

 

Bu herif için ölmeye değmez, Riggs.

 

Evet, haklısın.

 

Kaçsa bile izini
sürüp bulabiliriz...

...ve ağır silahlarla hallederiz.

Damadın kan kaybediyor.
Onu alıp gitmeliyiz.

 

-Kahretsin, yağmur yağıyor.
-Bu iş için fazla yaşlandım.

 

Herif işin ustası.

 

Silaha o numarayı nasıl yaptı?

 

Silahımı tek hareketle aldı.
Bunu nasıl yaptı?

 

Nasıl?

 

Evet, tamam.

 

Gidip soralım.

 

Yukarıda mısın?

 

İyi misin?

 

Neredesin, Riggs?

 

İradenle yerini bildir bana, Riggs!

 

Neredesin?

Yerini bildir bana!

 

Yerini bildir bana, Riggs.

Bir çocuğun olacak. Bildir bana!

Seni puşt.
Tanrım! Duy beni!

 

Seni duydum, Riggs.

 

Yerini buldum! Geliyorum!

 

Seni duydum, Riggs!

 

İradenle bana ulaştın!

 

Neden bu kadar geciktin?

Ne demek istiyorsun?

Buraya düştüm!
Kendi başıma kalkamazdım!

 

Buraya gel!

 

Eve gidelim, dostum.

 

Gidelim buradan.

 

Son zamanlarda pek sık
gelmedim, Vicky. Affedersin.

 

Seninle Lorna hakkında konuşmalıyım.
Ben ve Lorna.

 

Durum şu.
Evlenmek istiyor...

 

...ve onu seviyorum.
Sana yalan söyleyemem. Seviyorum.

 

Onu mutlu kılmak istiyorum.

 

Yardımına ihtiyacım var.

 

Ne yapacağımı bilemiyorum.

 

Seninle bunları
konuşmak çok garip...

 

Kendini öldürtmek mi istiyorsun?

 

Burada ne yapıyorsun?

 

Seni izliyordum.

 

Affedersin.

 

Seni yalnız bırakayım.
Sanırım yalnız kalmak istersin.

 

Tercih ederim.

 

Çocukken bir kurbağam vardı.

 

Ne?

 

Bir saniye izin ver.
Şunu anlatayım.

 

Evcil bir kurbağa, ismi Froggy idi.

 

Dünyadaki en iyi arkadaşımdı.

 

Pek arkadaşım yoktu.
Aslında...

 

...hiç arkadaşım yoktu.

 

Durmadan kurbağayı öperdim.

Belki diye düşünürdüm...

 

...oğlan olduğum için,
bir prensese dönüşebilirdi.

 

Belki de...

 

...annem olabilirdi.

 

Annemin gittiğini
söylemişlerdi.

 

Babamsa benimle ilgilenmezdi.

Anlayacağın, yalnızca froggy...

 

...Froggy, tek dostumdu.

Onu seviyor ve gittiğim
her yere götürüyordum.

Bir gün bisikletimle gidiyordum...

...kutusundan dışarı fırladı...

...ve bisikletin tekerinin
altında ezildi.

 

Öldürdüm onu.

 

Çok üzgündüm. Gerçekten.

 

Benim en iyi arkadaşımdı,
tek sevdiğim şeydi.

 

Sonra seni tanıdım...

 

...ve Roger'i.

 

Benimle gerektiğinden
fazla ilgilendiniz.

 

Sana kötü davranıyorum, Leo.

 

Hayır, sorun değil.

 

Sorun değil.

 

Benim ailemsiniz...

 

...ve dostlarım.

 

Froggy'den daha iyi değilsiniz,
yalnızca farklısınız.

 

Bunu söylemem doğru
olabilir diye düşündüm.

 

Tamam, yalnız kal biraz.

 

İçimde garip bir his...

 

Sorun ne?

 

Bebeğim oluyor.

 

Lorna beni çağırıyor.

 

Evet, Lorna.
Bebek geliyor.

 

-Arabayı getireyim.
-Hemen geliyorum.

 

Garip bir melek seçtin, tatlım.

 

Ama mesajı aldım.

 

Mesajı aldım.

 

Bu hep benim olacak.

 

Sen de öyle.

 

Burada ve burada.

 

Sağol, canım.

 

Gitmeliyim. Hoşçakal.

 

Doğurmaya hazır değilim!

 

Hazır olacak kadar hazırsın.

 

Tamam! Götürün istersiniz.

 

Bacaklarım kapalı kalacak!

 

Ver şunu bana!

 

Bayan, bırakın!

 

Ben polisim!
Ve hazır değilim!

 

İyi misin?

 

-Kocası mısın?
-Evet.

Canım, iyi misin?

Hayır, değilim.

 

Evliliği istemem,
dedim, ama istiyorum.

 

Anne olmadan önce,
eş olmak istiyorum.

 

İstemediğini biliyorum.

 

-''Tamam'' mı dedin?
-Evet, dedim. Tamam.

 

Haydi yapalım.

 

Tamam dedi.

 

-Tebrikler.
-Tamam, dedi, Leo.

 

Oh, Tanrım!

 

Bu koku ne?

 

Tuvalete gidiyordum,
beni yakaladı.

-Affedersin.
-Güzel bir bebeğiniz olsun!

 

Affedersin.

 

Benimle evlenir misin?

 

Emin olabilirsin.

 

Gidelim.

 

Gitmiyorum! Bekle!

 

-Bir rahip bul.
-Şimdi mi?

Şimdi. Hemen evlenelim.
İşte bir sancı daha.

Ruhsat gerekir...

Bebek gelmeden,
duymak istiyorum!

Bebek geliyor.

 

Dinleyin, ya evlenirim
ya da bebek olmaz.

Bunlar, bir değişim
dönemine girmesinden.

Bu doğurma
aşaması filan değil!

 

Canım, herkes, sakin olun.

 

Sakin ol. Tamam mı?

 

Rahip, memur, ne olursa bul.

 

Bir rahip bul!
Hemen, Leo!

 

Anladım. Tamam.

 

Nefes al, nefes ver.
Aldığımız dersleri hatırladın mı?

Nefes al, kes. Haydi!

 

''Kabul ediyorum.'' Demek istiyorum.

 

İşte geldi!

 

Bu Haham Gelb.

Haham mı?

Ne olursa dedin.

 

Yapabilir.

Ne yapacağım?

Evlenmeyi istiyoruz.
Lütfen.

-Yahudi misiniz?
-Pek değil.

 

-Evlendirme izniniz var mı?
-Hayır.

Lütfen gitmeyin!

 

Bebek doğmadan,
sözleri duymak istiyor.

Ciddi misiniz?
Şakalarla kaybedecek zamanım yok.

Çok ciddiyiz.

 

Yapabilirim.
Resmi sayılamaz.


1593
01:51:00,773 --> 01:51:02,252
Yalnızca sözleri duymalıyım.

 

Olsun bakalım! İsimleriniz?

 

Ben Martin ve bu da Lorna.

 

Martin ve Lorna.

 

Ne yapacağım?
Goyim 'lerde nasıl oluyor?

 

Yüce Tanrının huzurunda!

Tanrının huzurunda,
evlilik kutsal bir birliktir...

 

Acele et!
Neredeyse doğuracak.

 

Lorna'yı
eş olarak kabul ediyor musun?

Onu sayıp, sevecek, vs...

-...ölüm sizi ayırana dek?
-Ediyorum.

Lorna, Martin'i
koca olarak kabul ediyor musun?

 

-Ediyorum.
-Aynı şey.

Sizi karı ve koca ilan ediyorum.

Gelini öpebilirsiniz.
Zaten öptün.

-Gidelim.
-Hayır, bekle!

Dur!

 

Nedir?

 

Bana cam gerekli!

 

Hayır, Kahretsin!
Ne yapacaksın?

 

Oyalan biraz!
Hemen geri dönerim.

Onu doldurmak tüm
zamanımı aldı? Bütün bir gün!

Bu sağlıklı değil.
Ne yapıyorsun?

 

-Bardağı kır.
-Ayakkabılarım sidik olur!

 

Kır şunu!

 

Mazel tov !

 

Geri dön,
buraya gel, hergele herif!

 

Nefes al, ver, kes.

Leo, lütfen.

 

İşin burada bitti.
Sana başkasının ihtiyacı var.

 

İyi şanslar, Lorna, Riggs.

 

Çok sağol.

 

Buralarda kal.
Bebekle tanış.

İyi şanslar, Lorna!

 

İşte geliyor.

 

İşte orada.

 

Sana benziyor.
Seni tanıyor.

 

Rog, bak ne buldum.

 

-Şuna bak.
-Ne güzel şey!

 

Şu gözlere bak!

 

-Tıpkı annesine benziyor.
-Evet, benziyor.

 

Murtaugh!

 

Hayır, Butters!

 

Butters'in bebeği.
Murtaugh'ın değil.

 

Butters.

 

Şu bebeğe bakın.

 

Saçlara bakın.

 

Benim bebeğim!

 

Kıza bakın. Ne şirinsin.
Şuna bakın!

 

27 kişi, kimse fotoğraf
makinesi getirmedi mi?

Leo, kredi limitin dolmuş.

 

Bu makineler kartını
bozar, öyle verir.

 

Bu makine çalışmıyor.
Tek yaptıkları...

 

Ne yapıyorsun?

 

Şu iki bebeğe bakın.

Karakoldaki herkesten ufak bir şey.

 

-Yüzbaşı rozetlerini geri verin.
-Neden?

Tebrikler, yeniden Çavuşsunuz.
Sigortamız yenilendi.

Bizi Başkan yaparlar sanıyordum.

 

Bu arada, Dede,
şefe borçlusun.

 

Göçmen Bürosuna gitti...

...ve Hong'lara
oturma izni elde etti.

 

Çok iyi!

 

Resim çekiyoruz.

 

Herkes sıkışsın.
Çalışanlar dışarı.

 

Dışarı! Tamam. Dışarı!

 

Yapamam.
Herkesi alamıyorum.

 

Geri gitmelisin.

 

Dev adımlar atıyorum!

 

Bırak o çeksin.

Doktor, sen hepimizin
resmini çekebilir misin?

 

Ne de olsa sağdıcım.

 

Yaşlı bebeğim de gelsin.

Hepiniz arkadaş mısınız?

 

Hayır. Bir aileyiz!

Tamam, 3'te.

Bir, iki, üç!

 

Adaptasyon: GELULA & CO., INC.
...ve tabii Saygın!